Bir mühendisin gözünden asrın felaketine bakış

İSG HABER AJANSI Asrın Felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremin ardından tüm Türkiye seferber oldu. Deprem bölgesine bir yandan gıda, barınma ve giyim gibi yardımlar giderken bir yanan ise STK'lar enkazlarda arama kurtarma çalışmaları yürütülmesi adına gönüllü ekiplerini bölgeye gönderdi. İş sağlığı ve güvenliği sektöründe bulunan iş güvenliği uzmanları ve sağlık personellerini bir araya getirerek öncü adım atan Tüm İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Kurumları ve Profesyonelleri Derneği (TİGEP), depremin üçüncü gününde iş güvenliği uzmanlarının bulunduğu gönüllü bir ekip oluşturarak Malatya bölgesine yönlendirdi. Deprem bölgesine giden A sınıfı iş güvenliği uzmanı ve makine yüksek mühendisi Ali Binbir, yaşanan depreme ilişkin görüşlerini İSG Haber ile paylaştı. YAŞANAN DEPREM ZORLU BİR AFETTİTİGEP Malatya arama kurtarma gönüllüsü Binbir, depremin yaşandığı bölgedeki hava koşulları, zamanlama, şiddet ve konum yönlerine değinerek yaşanan depremin çok zorlu bir afet olduğunu vurgulayarak şu ifadelere yer verdi: Yaşanan deprem çok zorlu bir afetti. Gerek zamanlama açısından, gerek şiddetinden ve gerekse hava koşulları açısından dünyada belki eşi benzeri görülmemiş bir depremdi. Depremin gece olması, hava şartlarının kış olması ve deprem bölgesinin ülkenin doğusunda olması, ulaşım sorunları gibi nedenleri beraberinde getirdiği için ciddi zorluklar yaşandı. Öyle ki biz Malatya'ya yaklaşırken yollar dilim dilim olmuş, çatlaklar oluşmuştu, hatta şoför kar ve tipiden yoldaki çatlağı görememiş ve hızla girdiğimiz yol çatlağından otobüsümüz havaya sıçradı, neyse ki bir kaza yaşanmadan ucuz atlatıldı.ENKAZLARDAN VASİYETLER ÇIKARILDIBinbir, gittikleri enkazlarda vasiyetlerin çıkarıldığını, soğuktan kaynaklı olarak sinyal gelen yerlerde belli bir süre sonra sinyallerin kesildiğini belirtti. Binbir enkaz başında yaşanan durumları şu şekilde anlattı: Gittiğimiz enkazlar da vasiyetini yazanların mektupları da vardı, çocuğuna sarılı olarak yaşamını yitirenlerde, yaşam belirtisi alınan noktalardan belirli süre sonra maalesef sinyal alınamıyordu, muhtemelen hava şartları yüzünden hipotermiye girmiş olacaklardır. ACISI OLAN VATANDAŞIMIZ BİLE VEFAKARArama kurtarma çalışmalarında bulunan ekiplere minnettar gözlerle bakan depremzedelerin vefakarlığından bahseden Binbir, yaşadıklarını şu şekilde ifade etti: Halkımızın ne kadar vefakar olduklarını orada yaşayarak gördük. Enkazda çalışanlara sürekli yiyecek, içecek getiren birileri var ama kimse kim olduğunu bilmiyor. Afetzedeler yakınlarını kaybedenlerin yüzlerinde kaderine razı oluşun ifadesi, sadece ailelerinin cansız bedenlerini olsun almak istiyorlardı. Bunun içinde arama kurtarma ekiplerinden gelecek bir haber için gece gündüz battaniyeye sarılarak orada beklediler. Yine de içlerinde küçük de olsa bir umut da vardı. Arama kurtarma ekiplerine halk da depremzedelerde minnettar bir gözle bakıyorlardı.YIKILAN BİNALAR ÇOĞUNLUKLA DÜKKAN ÜSTÜYDÜBinbir özellikle yıkılan binaların çoğunun dükkan üstü olduğunu vurgulayarak deprem bölgesine ilişkin görüşlerini şu şekilde iletti: Ben mühendis olmam sebebiyle binaların yıkılış şekillerine, farklarına bakarak teknik bir veri görmeye çalıştım. Gördüğüm çarpıcı gözlem şu oldu, maalesef yıkılan binaların geneli, dükkan üstü binalardı, muhtemel kolan kesilmeleri, iç dizayn değişiklikleri, hesapsız yapılan asma katlar vb. Bizim gittiğimiz bir enkaz da da benzer durum vardı. 2 bloklu site ama sadece cadde tarafına bakan taraf yıkılıyor, diğer bina ise hafif çatlaklarla ayakta... Aynı site aynı kat sadece birisinde dükkanlar var diğeri normal apartman farkının ne olduğunu sizlerin takdirine sunuyorum. Ana cadde üzeri yıkıntılar yoğunluk gösteriyordu, Buda yine işyerlerinin varlığının bina yıkılmasındaki etkisini gösteriyor. Gecekondu mahallesine gittik, hiç yıkık bina yoktu. Buda bize çok katı yapılaşmanın risklerini ortaya koyuyor.DAHA FAZLA CAN YANMASIN Yaşanan felaketin ardından daha fazla canın yanmaması için birkaç husustan bahseden Binbir, deprem bölgesinde bulunan ülkemizde yapıların nasıl düzenlenmesi gerektiğini şu şekilde anlattı: Binalar yapılırken işyeri ruhsatlı bina yapılacaksa bu binalar belirli periyotlarda projelerine göre en az yılda 1 defa denetlenerek olası değişiklikler yerinde gözlenmeli ve eğer kolon kesme, yapısal değişiklikler gibi yapılan projeye aykırı durumlar caydırıcı cezalarla cezalandırılmalı ve teftişi sürekli hale getirilmeli.(Mevcut durumda yapı kullanım alındıktan sonra sadece şikayet durumunda belediye ekipleri inceleme için geliyor)Zemin etütleri hassas bir şekilde yapılarak bölge zemin yapıları halka açık olarak yayınlanmalı, bu verilere herkes çok kolay ulaşabilmeli, vatandaş satın aldığı evin sadece görünen kısmını değil, zemini hakkında da bilgi sahibi olmalı, zemini uygun olmayan yerlerde fore kazık yöntemi ile inşaat yapma zorunluluğu getirilme.Yapı kullanım ruhsatları ve inşaat denetlemeleri, belediyelerden bağımsız bir birim tarafından denetlenmeli, bu birimdeki çalışanlarda hakim ve savcılar gibi belirli sürelerde tayini çıkan personeller olmalı, sürekli aynı bölgede görev almamalı.1.Madde de yazdığım denetim aralığı işyeri üstü olmayan binalar içinde süresi esnetilerek normal konutlar içinde uygulanmalı. (Benzer durum araç muayenelerinde olan Tüvtürk ticari araçları yılda bir, hususi araçları 2 yılda bir zorunlu muayeneye tabi tutmaktadır)İmara açılacak yerler zemini sağlam alanlardan seçilmeli, imar işleri yine belediyelerden bağımsız belki valilikler bünyesinde kurulan bir birim tarfından yapılabilir. Belediyeler malesef aynı yörenin insanı olması ve aynı yörenin insanlarının oyları ile geldiği için halkın baskısı altında kalmaktadır. İSG Haber Telegram grubumuza katılmak için tıklayınız İSG Haber Twitter hesabımıza ulaşmak için tıklayınız
 
Üst Alt